featured

YARGILAMA YETKİSİ, MİLLİ EGEMENLİK UNSURUDUR, DEVREDİLEMEZ

service

AHPADİ Dönem Sözcüsü Av. Mehmet Ektaş ““Yargı erki”, “Yargılama Yetkisi”, “yasama” ve “yürütme” ile birlikte milli egemenliğimizin üç temel unsurundan biridir. Yargının, egemenliğin fonksiyonu olmasının iki ana özelliği vardır. Birincisi yargının, kararlarını egemenliğin sahipleri adına vermesidir. 1982 Anayasası’nın 6.maddesine göre de, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”. Türk milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Bu bağlamda da Türk Milleti yargı yetkisini de  Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri aracılığıyla kullanır,  Mahkemeler kararlarını egemenliğin sahipleri adına verir, mahkeme kararları “Türk milleti adına” diye başlar. Yargı erkinin ikinci niteliği bağımsızlık ve tarafsızlıktır. Yargı bağımsızlığı ülke içinde yasama, yürütme erkleri ve çeşitli güç odakları karşısında bağımsız olmak anlamına gelir. Aynı zamanda ülke dışındaki kuvvetlere ve mercilere karşı da bağımsızlıktır. Yargının tarafsızlığı iç ve dış tüm çıkar odakları ile her türlü çıkar ilişkileri ve çekişmenin tarafları karşısında yansız olmak demektir.

Yargı erkinin sözü edilen niteliklerinin eksiksiz uygulandığı durumlarda ülke yargıları milli olma özelliği kazanır. Hiçbir bağımsız ülke egemenlik hakkının bir fonksiyonu olan yargısının millilik özelliğinin aşındırılmasını, zaafa uğratılmasını, ulusal yargı yetkisinin mutlak olarak kısmen ya da tamamen ülke dışı mercilere devredilmesini istemez, kabul edemez. Ulusal yargı yetkisinin kısmen ya da tamamen ülke dışı veya ülke üstü mercilere devredildiği durumlarda o ülkenin tam bağımsızlığından söz edilemez.

“Yargılama yetkisinin başka bir ülkeye devredilmesi Anayasanın 6 TCK’nın 8’inci maddelerine aykırıdır, egemenlik hakkının açıkça ihlalidir.”

Hatırlanacağı gibi, Suudi Arabistan rejime karşı olan ve 2017’de ABD’ye göçen gazeteci Cemal Kaşıkçı, Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda, Suudi Arabistan’dan gelen bir cinayet ekibi tarafından öldürülmüş, vücudu kimyasallarla yok edilmişti. TCK’nın  8’inci maddesinde “Türkiye’de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye’de işlenmesi veya neticenin Türkiye’de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye’de işlenmiş sayılır”  hükmü gereği yargılamanın Türkiye’de suçun işlendiği İstanbul’da yapılması Milli Egemenlik hakkının bir gereğiydi. Kanunlarımız gereği, Cumhuriyet Savcılarımız soruşturma  başlatmış, olaydan sonra Suudi Arabistan’a kaçan 26 sanık hakkında dava açmıştı. Şimdi bu dosya, Adalet Bakanlığı’nın görüşü alınarak Suudi Arabistan’a devredildi. Yani bir “egemenlik hakkı” olan yargılamayı, Suudi Arabistan’a teslim etmiş olduk. Türkiye’de işlenen bir suç ile ilgili yargılama yetkisinin hangi saikle olursa olsun başka bir ülkeye devredilmesi Anayasanın 6 TCK’nın 8’inci maddelerine aykırıdır, egemenlik hakkının açıkça ihlalidir.

 

“Osmanlı’nın Yargı Kapitülasyonlarının Hortlatılması Kabul Edilemez.”

“Kapitülasyon verme” ve “egemenlik devri”, Osmanlı döneminde yaygın olan bir hastalıktı. Osmanlı, her mali krize girdiğinde, bir egemenliğini “para karşılığı” başka bir devlete devrederdi. Bunlar arasında “yargı” da vardı. Güçlü devletler, Osmanlı ile “yargı kapitülasyon antlaşması” yaparlar, konsolosluk veya büyükelçiliklerinde kendi yasalarına göre kendi mahkemelerini kurarlar, suç işleyen vatandaşlarını bu mahkemelerde yargılarlardı. Yani, Osmanlı mahkemeleri, yabancıları yargılayamazdı. Şimdi görüyoruz ki, günümüz iktidar sahipleri de benzer bir “hastalık” içine girmiştir. Henüz Alman Gazeteci Deniz Yücel, Amerfikalı Rahip Brunson skandallarının tuzu kurumadan Kaşıkcı Davası skandalı patlamıştır.

“Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyasının Suudi Arabistan’a devri” konusu, Tam bir “yargı kapitülasyonu”dur. Milletimize ait olan yargı egemenliğin, başka bir Ülkenin monarşisine devridir.

“Kaşıkçı davasının devri, egemenlik sorunu yanında; vicdani bir sorundur, ahlaki bir sorundur, diplomatik bir sorundur.”

Kaşıkçı davası sadece Suudi Arabistan’ı ilgilendiren bir mesele değil, insan haklarına ve başka bir ülkenin egemenliğine yönelik işlenmiş bir suç olmasından dolayı uluslararası bir meseledir. Kaşıkçı yargılamasının devri demek, suçluya, kendisini yargılama  ve kendisi hakkında karar verme hakkı vermektir. Suçu işleyen kişinin Suudi Arabistan veliaht prensi olduğu dikkate alındığında, Suudi Arabistan Mahkemelerinin yapacağı yargılamanın adil, tarafsız ve bağımsız olmayacağı da aşikardır.

Ülkemiz yargısının sorunları yıllardır tartışılmakta, çözüm önerileri sunulmaktadır. İktidar sahiplerinden, yargıyı içine düşürüldüğü karanlıktan çıkarmalarını beklerken yaşadığımız bu olay bir kez daha umutlarımızı kırmıştır.

Bu olay, bir kez daha acil bir yargı reformuna ve yargının yürütmenin vesayetinden kurtarılmasına ihtiyaç olduğunu göstermiştir” dedi.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
YARGILAMA YETKİSİ, MİLLİ EGEMENLİK UNSURUDUR, DEVREDİLEMEZ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Haberim26 ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin